5 Mart 2020 Perşembe

MACİDE TANIR


 (1922 İstanbul – 6 Şubat 2013)  Erenköy Kız Lisesi’ni birincilikle bitirdiğinde babası “Bu memleketin mektepli sanatçıya ihtiyacı var, olabiliyorsanız olunuz.”der ve Macide Tanır için tiyatronun yolu açılır. Hiçbir hazırlık yapmadan hatta ne hazırlaması neye çalışması gerektiğini bilmeden Galatasaray Lisesi’nde yapılan sınava girer ve aralarında Carl Ebert’in de olduğu hocalar tarafından konservatuvara kabul edilir. Valizini aldığı gibi Ankara’nın yolunu tutar ve uzun yıllar oradan kopamaz. Konservatuvarı sınıf atlayarak bitirir, 1943 yılında profesyonel olarak Ankara’da sahneye çıkar.
Genç, güzel bir oyuncu iken hep kendinden büyük kadınları canlandırır. Bundan da hiç şikayet etmez, aksine memnundur, ”O kadınlar olmasaydı ben olmazdım” der. Mış gibi yapmaya karşıdır. Ne gerekiyorsa gözünü kırpmadan yapar. Dünya’ya tiyatro penceresinden bakar, gördüğü, duyduğu her şeyde tiyatroya dair izler arar. Bir uçak yolculuğunda ciddi bir tehlike atlattığında bile kendini düşünmez, sakin kalıp böyle bir rol oynarsam diye düşünüp o durumda bile içinde bulunduğu durumdan tiyatro için çıkarımlar, gözlemler yapar.
Dünyanın Düzeni, Öteye Doğru, Nora, Hortlaklar, Kanlı Düğün, Altın Göl, Kibarlık Budalası, Gölge Ustası oynadığı oyunlardan yalnızca birkaçı. Devlet Tiyatrosunda 50′yi aşkın oyunda rol alır ve kimselere nasip olmayacak bir şekilde herkes tarafından hep beğenilir, ayakta alkışlanır. Belki de bu ülkede bütün insanların üzerinde anlaştığı, hiçbir çelişkiye düşmediği tek şey Macide Tanır’ın çok iyi bir oyuncu olduğudur.
Bir rol için, tek bir kelime için günlerce düşünür, inceler, araştırır. En iyisini bulana kadar dener. İçine sinmediği sürece çatışmaktan, doğruyu aramaktan çekinmez. Kimi zaman tek bir kelime için günlerce kafa yorar kimi zaman kostüm olur tek derdi. Tek bir şey bile huzursuz ettiyse oynadığı oyunların orijinal metinlerini bulur, karşılaştırır ya da beden dilini yanlış yansıtmamak için bir doktorun kapısında bulur kendisini.

Başarılarla dolu sanat hayatında hiç unutulmayan oyunlarından biri Ağaçlar Ayakta Ölür olur. Seyircinin yoğun ilgisine birbirinden önemli isimlerin olumlu eleştirileri eklenir ve yılın sanatçısı ödülünü alır. Bu da daha pek çoklarını alacağı ödüllerden sadece bir tanesidir.

Oyunlarıyla Anadolu’yu dolaşıp seyirciyle buluşurken gidemediği, göremediği seyirciye de radyo sayesinde ulaşmıştır. Radyo tiyatrosu, arkası yarınlar, seslendirmeler sayesinde sesi de ismi kadar bilinir olmuştur.

Tiyatrodan sonra Yer Demir Gök Bakır, Yengeç Sepeti, Cumhuriyet gibi sinema filmleri ve Baharın Bittiği Yer, Şehnaz Tango gibi televizyon çalışmalarıyla devam eder hayatına. Titizliği ve tecrübesi kendisini burada da gösterir. Çoğu zaman dudak bükülen televizyon dizilerinde doğru ekip, iyi bir senaryo olduğunda hele bir de Macide Tanır gibi bir oyuncu olduğunda ortaya nasıl bir iş çıktığını herkes
görür. Bu işin bir faydası da tiyatro günlerine yetişememiş gençlerle Macide Tanır’ın oyunculuğunu tanıştırmasıdır.

Devlet Tiyatrosu kapılarını Macide Tanır’a kapatmıştır ama yeni kurulan Tiyatro Kare ve Nedim Saban ikna etmiştir yeniden sahneye çıkmak için. Ankara’dan İstanbul’a geliş, uzun bir aradan sonra tekrar sahneye çıkacak olma Macide Tanır’ı heyecanlandırdığı kadar seyirci ve basının da ilgisiyle karşılaşmıştır. Oyun ilk günden büyük ilgi görmüş, özlem dolu seyirci her oyunda salonu doldurmuştur. İki yıl boyunca sahnelenen bu oyundan sonra Macide Tanır bir daha sahneye çıkmamıştır.
Aldığı teklifleri bir türlü kabul edemez, değişen çalışma koşullarını ve değerlerini kendine yakıştıramaz. Elini eteğini ne hayattan ne sanattan çekmemiştir. Çok farkında olmasak da hepimizin hayatına bir şekilde girmiş, yolumuzu aydınlatmaktadır. Türk Tiyatrosu anlatılacaksa onun adı geçmeden, onu tanımadan hiçbir şey söylenemez. Emeğini, sevgisini, bir ömrünü tiyatroya adamıştır. http://www.kimkimdir.net.tr/kisiler/macide-tanir

DEVLET SANATÇISI ÖDÜLÜ 1991 
Devlet Sanatçısı Olacak ve Bu Haktan Yararlanacaklarla ilgili  1 Şubat 1987 tarih ve 19359 sayılı Resmi gazetede yayınlanan yönetmelik gereğince…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder