
Annesinin bir arkadaşı tarafından gazetede Ankara
Devlet Konservatuarı'nın bale bölümüne öğrenci alınacağını ve bunun için
imtihan haberleri açıldığını görür. Annesi haberi okuduğunda Koçyiğit'i
imtihanın yapıldığı Galatasaray Lisesi'ne götürür. Dokuz öğrencinin seçildiği
sınavda Hülya Koçyiğit de vardır. Koçyiğit ise bale bölümünde ki en küçük
kızdır. Genellikle küçükler 11-12 yaşlarında, büyükler ise 18-19 yaşlarında
oluyordu. Koçyiğit ise henüz 7 yaşındaydı. Üçüncü ders yılı başladığında
Ankara'ya gitmedi, yaz tatilinden sonra babası tarafından Ankara'ya gitmesine
izin verilmiyor ve İstanbul'da Atatürk Kız Lisesi'ne yazılır. Daha sonra
İstanbul Şehir Tiyatroları'na diğer iki kız kardeşi ile birlikte girer. Bir
yandan okula gider, diğer yandan tiyatroya gider ve diğer yandan ise baleye
gider. Ayrıca Bebek'te bir öğretmenden piyano dersi almaktadırlar.
Muhsin Ertuğrul, Hülya Koçyiğit'in namını duyar ve
şehir tiyatrolarının genel yönetmenine Koçyiğit'ten bahseder. Annesiyle
birlikte apar topar Muhsin Ertuğrul'un yanına giderler. Muhsin Ertuğrul'un arkadaşı
Koçyiğit'in annesinin yakını çıkınca Ertuğrul daha sempati duyuyor. Ertuğrul
daha iyi eğitim alması gerektiğini bu yüzden Ankara Devlet Konservatuarı'na gönderilmesinin
daha iyi olacağını söylüyor. Böylece Koçyiğit tekrar Ankara'ya gidiyor. Bu kez daha
büyük ve daha deneyimli olduğu için tiyatro sahnesinde seyircinin karşısına
daha deneyimli çıkar. Ankara Devlet Konservatuarı'nda okurken, bir yaz
tatilinde Susuz Yaz adlı filmi çekmeye karar vermiştir. İddialı bir film
olacağı söylenen filme yeni bir kadın oyuncu aranıyor.
Daha önce bir başka yönetmen karşısına çıkmış
olmasına rağmen, tanıdıkları tarafından Memduh Ün'e Koçyiğit'ten
bahsetmişlerdir. Göksel Arsoy'un başrolünde oynayacağı filme bir de kadın
oyuncu aranıyordur filme kabul edilir. Aynı yaz Metin Erksan'da Koçyiğit'i çok
küçük buluyor. O dönem en popüler sinema-müzik dergisi olan Ses dergisinin
düzenlediği bir yarışmaya adının duyulması için Metin Erksan tarafından
yarışmaya adı yazdırılır. İlk elemeleri kazanır. İkinci eleme yetenek sınavı iledir
ve Şile'de yapılacaktır. Bu sefer annesi ile birlikte gitmiştir. Elemeler
başlamış ve mayoların giyilmesi istenmiştir, fakat Koçyiğit, yetenek sınavı
diye yanına mayo getirmemiştir ve annesi ile birlikte kiralık mayo verilen bir
yer var mı diye ortalıkta dolaşmıştır. Nereden bulacağız diye konuşurken
adayların arasından Ajda Pekkan, "benim yanımda mayo var, ben zaten bikini
giyeceğimi mayomu giyebilirsin" der. Böylece Pekkan'ın mayosunu giyerek
elemelere katılır. Ajda Pekkan o yıllarda son derece halk arasında tanınmış bir
kızdı. Koçyiğit ile arasında bir yaş fark vardı. Elemeleri Ajda Pekkan kazanmış
ve birinci olmuş, Koçyiğit ise ikinci olmuştur. Ama yönetmenle anlaşma
imzaladığı için hala bir filmde oynama şansına sahipti. Erkekler arasında ise
Yeşilçam'ın büyük oyuncularında Ediz Hun birinci olmuştur.
Koçyiğit, yarışmadan sonra film çekimleri için bademler köyüne gitmiştir ve ilk defa bir köye gitmiştir. Sanat yönetmeni tarafından filme hazırlanan ve rolüne çalıştırılan Koçyiğit'e, eşarp takılıyor ve köy kıyafetleri giydiriliyor.
Oynadığı ilk
film olan Susuz Yaz, 1964 yılında Berlin Film Festivali ve Meksika Film
Festivali'nde en iyi film ödülünü alarak dünya çapında büyük bir başarı
gösterir. Koçyiğit, daha önce beyaz perde de izlediği oyuncular ile birlikte
kamera karşısına geçmeye başlar.Hülya Koçyiğit, oynadığı filmlerde genel olarak
kendi sesiyle konuşmak istiyordur. İlk oynadığı filmden itibaren sinema da
kendi sesini duymak istemiştir. Fakat o dönem yalnızca şehir tiyatrolarında
sinema ile ilişkisi olan oyuncular ancak kendilerini bir filmde
seslendiriyorlardı.
Sinemanın zora girdiği günlerde sahneye çıkma önerisini kabul eder
ve tam 10 yıl assolist olarak sahneye çıktı. Halk konserleri verdi. 8 Ağustos
1968 tarihinde o dönem Fenerbahçe’de futbol oynayan Selim Soydan'la dünya evine
gren Koçyiğit'in Gülşah Soydan (d.15 Eylül 1969) adında br kız çocuğu dünyaya
geldi. Neslişah Alkoçlar ve Aslışah Alkoç adında torunu vardır.
DEVLET SANATÇISI ÖDÜLÜ 1991
Devlet Sanatçısı Olacak ve Bu Haktan Yararlanacaklarla ilgili 1 Şubat 1987 tarih ve 19359 sayılı Resmi
gazetede yayınlanan yönetmelik gereğince…
EN İYİ KADIN OYUNCU
ödülü
“KARILAR KOĞUŞU” Halit Refiğ
1989
27. Antalya Altın Portakal Film Festivali 1990
27. Antalya Altın Portakal Film Festivali 1990
Konu: Film, on beş yıla mahkûm edilen siyasi suçlu Murat’ın cezaevinde
yaşadıklarını anlatır. Murat, üç yıldır yattığı Malatya Cezaevi’nde herkesin
gözdesidir. Cezaevinin müdürü ile arkadaşlık eder, hapishanenin muhasebe
kayıtlarını tutar, öte yandan da mahkûmların dilekçelerini yazar. Hapishanenin
kadınlar koğuşunda Hanım isimli bir kadın idam cezası alır. Verilen karara
üzülen Murat kararı değiştirmek için elinden geleni yapacaktır. (Meltem
İşler Sevindi – tsa.org.tr)
“DERMAN” Şerif Gören 1983
20. Antalya Altın Portakal Film Festivali 1983
Konu: Film, görevini yapmak üzere Ağrı’nın bir kasabasına giden ebe Mürvet’in
yaşadıklarını anlatır. Mürvet görev yerine giderken kar fırtınasına yakalanır.
Bunun üzerine kendisine rehberlik eden Tahsin ve ailesinin evinde misafir
edilir. Mürvet gördükleri karşısında köy halkının kendisine kasabadakilerden
daha çok ihtiyacı olduğunu görür. Kasabaya gitmek yerine köye yerleşme kararı
alır. Şehmuz ve Tahsin’in yardımlarıyla da köylünün her türlü sağlık sorununa
derman olur. Ancak Tahsin’in Mürvet’e sevdalanması kötü olayların başlangıcı
olur. (Hüseyincan Eryılmaz- tsa.org.tr)
“DİYET” Lütfü Akad 1974
12. Antalya Altın Portakal Film Festivali 1975
Konu: Filmde, aynı fabrikada çalışan iki insanın hayata tutunma çabaları ve
hak arayışları anlatılır. Aynı fabrikada çalışan Hacer ile Hasan evlenirler.
Hacer, Hasan’ın çalıştığı makinenin ona zarar vereceğinden endişe eder. Çünkü
Hasan’dan önce Mustafa, makine başında geçirdiği kazada kötürüm kalmıştır.
Usulsüz çalıştırıldığı için de tazminat alamamıştır. Komşusu Mustafa’nın başına
gelenleri yakından görmesi, Hacer’in fabrikadaki sendikaya yakınlaşmasına sebep
olur. Bu yüzden patrona yakın duran Hasan ile Hacer karşı karşıya gelirler.
Evli çift arasındaki bu anlaşmazlık bir felaketi de beraberinde
getirecektir. (Hüseyincan Eryılmaz – tsa.org.tr)
“ZEHRA” Yücel Çakmaklı 1972
4. Adana Altın Koza Film Festivali 1972
Konu: Filmde, Zehra’nın kocası Murat için yaptığı fedakârlık konu edilir.
Zengin bir ailenin kızı olan Zehra, şehirde büyümüş, eğlence hayatından hoşlanan
biridir. Kızının arkadaş çevresinden memnun olmayan babası Mümtaz Bey,
kızını bir süreliğine köye götürür. Zehra, bu duruma oldukça üzülür. Köyde
tanıştığı müzisyen Murat ile gün geçtikçe köye alışmaya başlar. Bu tanışma
zamanla aşka dönüşür ve kısa sürede evlilikle sonuçlanır. Bu birliktelik
Murat’ın geçirdiği bir k
aza sonucu kör olmasıyla bozulur. Murat, Zehra’yı bir
süre sonra terk eder. Zehra ise Murat’tan ayrılmamak için büyük bir fedakârlık
yapmak zorunda kalacaktır. (Meltem İşler Sevindi – tsa.org.tr)
“TANRI MİSAFİRİ” Mehmet Dinler 1972
10. Antalya Film Festivali 1973
Konu: Filmde, hasta oğlunun yaşaması için elinden geleni yapan bir annenin
hikâyesi anlatılır. Kocası tarafından terk edilen Pınar, oğlu Tayfun’u tek
başına büyütmek zorunda kalır. Yazdığı romanlarla çok ünlenir ve zengin olur.
Bir gün oğlu Tayfun, hastalanır. Doktor iyileşmesi için üzülmemesi gerektiğini
söyler. Pınar da oğluna eski kocası Kemal’in ağzından sahte mektuplar
yazar. Böylece Tayfun’u mutlu etmeye çalışır. Ne var ki bir gün gerçekten Kemal
döneceğini bildiren bir telgraf yollar. Tayfun babası döneceği için çok sevinir
ve hazırlık yapmaya başlar. Ancak Kemal, yolda bir kaza geçirir. Bunu öğrenen
Pınar’ın annesi Tayfun’u üzmemek için yeni bir plân yapacaktır. (Meltem İşler
Sevindi -tsa.org.tr)
“CEMİLE” Atıf Yılmaz 1968
6. Antalya Altın Portakal Film Festivali 1969
Konu: Filmde, aynı kadına âşık olan iki üvey kardeşin hikâyesi konu edilir.
Osman, acımasız bir gazino patronudur. Küçük yaşta babasız kalan Osman,
Murat’ın ailesinin yanında büyümüştür. Bir gün gazinoda tanıştığı Cemile’ye
âşık olur. Genç kadını evine alarak evlilik planları yapmaya başlar. Cemile ise
Murat’a âşıktır. Bunu öğrenen Osman, bir seçim yapmak zorunda kalır. (Yasin
Aydınlık – tsa.org.tr)
NANTES FİLM FESTVALİ (Fransa) 1987
NANTES FİLM FESTVALİ (Fransa) 1987
“BEZ BEBEK” Engiz Ayça 1987
Konu: Filmde, bir kadının bir adamla yaşadığı gizli ilişki konu edilir. Kocası
hapishanede olan Melek, bir köy evinde küçük kızı Gülcan’la yaşamaktadır.
Kocasının hapisten çıkacağı gün yaklaşırken, evdeki tamirat işlerini
yaptırmak için Ahmet adında birini tutar. Ancak Ahmet, evde bir süre
çalıştıktan sonra Melek’le arasında bir yakınlaşma başlar. Melek’in kocasının
da eve dönmesiyle üç kişi arasındaki gerilim tırmanacaktır. (Yiğitalp
Ertem – tsa.org.tr)
ONUR ÖDÜLLERİ
33. Antalya Altın Portakal Film Festivali 1996
15. Sadri Alışık Sinema Oyuncuları Festivali 2010
14. Uluslararası Adana Film Festivali 2007
12. Uluslararası Adan Film Festivali 2005
ÇASOD Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği
Uluslararası İstanbul Film Festivali
Ankara Uluslararası Film Festivali
Uçan Süpürge Film Festivali
SİYAD Çağdaş Sinema Yazarları Derneği
11. Orhan Murat Arıburnu Jüri Özel Ödülü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder