1 Mart 2020 Pazar

HÜMEYRA AKBAY


 (5 Ekim 1947 Ankara)  O dönemlerde Ankara Hukuk Fakültesi dekanlığını yapmakta olan Muvaffak Akbay’ın ve dört dil bilmekte olan Malike Hanım’ın kızıdır. Kendisini büyüten mürebbiyede oldukça katı kurallar ile büyümüştür. Sanatçı Hümeyra Akbay, çok küçük yaşlarda sanata yönlendirilmiştir. Henüz 5 yaşında iken bale eğitimi almaya başlayan Hümeyra Akbay, ilkokul öğrenimine de Ankara Koleji’nde başlamıştır. Hümeyra, 10 yaşına geldiğinde babası vefat eder ve annesi ile birlikte İstanbul’a taşınmak zorunda kalırlar.

Annesi kızını, lise öğrenimi için Londra’ya dayısının yanına gönderir. Hümeyra Londra’da iken aynı zamanda gitar çalarak beste yapmaya başlamıştır. Hatta Trafalgar Meydanı’nda da şarkı söylemeye başlamıştır. Hümeyra Akbay, eğitim hayatını dayısının yanında tamamladıktan sonra 18 yaşında yeniden İstanbul’a dönmeye karar verir. Hemen ardından da Ekspres gazetesinde Beyoğlu ve Cemiyet muhabiri olarak ilk kez çalışma hayatına adım atar.

Hümeyra Akbay, çok küçük yaşlardan beri balerin olma hayalleri kuruyordu. Ancak hayatı, o dönemin en önemli plak şirketlerinden olan Melodi Plak ile çalışmaya başlaması ile birlikte değişmiştir. Hümeyra, Melodi Plak şirketinde, plak tasarımlarını yapan bir grafiker olarak çalışmaya başlamıştır. Çalışmakta olduğu bir günün sonunda rahatlamak adına gitarı ile birlikte şarkı söylediği sırada, patronu tarafından keşfedilmiştir. Bu şarkı da kendi bestesi olan “Olmasaydı” şarkısıdır.

Hümeyra’nın çıkarmış olduğu ilk albüm ise “Anlatamıyorum” olmuştur. Bu şarkı ile Hümeyra, Türkiye’nin gerçek pop starı olarak anılmaya başlanmıştır. 1971 yılında Philips’in yapmış olduğu teklif ile birlikte Paris’e gitmiştir. Burada Fransızca ve ön yüzünde “Dilber”, arka yüzünde de “Olmasa” şarkılarının olduğu kırkbeşlik plağı yapmıştır. Ancak Philips, plağı piyasaya çıkarıp, satışa sunmaktan vazgeçmiştir. Hümeyra’nın bu plağı, Türk Pop müziği adına en iyi plaklardan biri olabilirdi. Ve bugün bile yalnızca bazı koleksiyoncularda bulunmaktadır. O plaklar da Hümeyra Akbay’ın, birisine veririm diye Paris’ten dönerken yanına almış olduğu plaklardır.

Hümeyra Akbay, Emel Sayın’ın astsolistliğini de yapmıştır. Hemen ardından Gönül Yazarın ve sonrasında da Sevim Çağlayan’ın Bebek Belediyesi konserlerinde astsolistliğini yapmıştır. Hümeyra Akbay’ın yapmış olduğu albümler adeta birbirini kovalıyordu. Bu sırada Hümeyra, sinema ve tiyatro ile de ilgilenmeye başlamıştır. İlk kez 1980 yılında Atıf Yılmaz’ın yönetmiş olduğu “Talihli Amele” filmi ile sinema macerası başlamıştır. Ardından Ömer Kavur’un yönetmenliğini yapmış olduğu “Kırık Bir Aşk Hikayesi” isimli  ile devam etmiştir. Hümeyra, bu filmden sonra da yine Atıf Yılmaz’ın yönetmiş olduğu “Asiye Nasıl Kurtulur?” isimli nde oynamıştır.

Hümeyra Akbay, 1986 yılında “Asiye Nasıl Kurtulur?” isimli film ile Altın Portakal ödüllerinde, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü almıştır. Sonrasında “Ödüller Kimin İçin” isimli tiyatro oyunu ile Ankara Sanat Kurumu’nun vermiş olduğu en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görülmüştür. Hümeyra Akbay, o dönemler ünlü bir aktör olan Fikret Hakan ve yönetmenlik yapan Ömer Kavur ile yapmış olduğu evlilikler ile de uzun süre gündemden düşmemiştir.

Hümeyra Akbay, 1990’lı yılların ortalarından itibaren ekranlardan kaybolmuştur. 2000’li yıllara gelindiğinde dönemin sitcom dizisi olan “Avrupa Yakası” dizisinde oynamaya karar vermiştir. Ayrıca Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yapmış olduğu “Babam ve Oğlum” filminde ekranlara yeniden mükemmel bir giriş yapmıştır.

2007 yılında TÜRKSAK Vakfı’nın düzenlemiş olduğu İstanbul Uluslararası Sinema Tarih Buluşması’nda Apollon Heykelciliği ödülünün sahibi olmuştur. Hümeyra, “Ben Anadolu” isimli oyunda birçok farklı karakteri canlandırarak 2007 yılı İsmail Dümbüllü ödülüne de layık görülmüştür. Hümeyra’nın “Babam ve Oğlum” filminde göstermiş olduğu performansından dolayı Sinema Yazarları Derneği tarafından en iyi kadın oyuncu seçilmiştir. Sonrasında Hümeyra, Show televizyonlarında yayınlanmakta olan “Melekler Korusun” isimli dizide rol almıştır.

Hümeyra Akbay, 1999 yılında Amerika’ya giderek, iki yıl boyunca San Francisco’da yaşamıştır. Hümeyra, bu iki yıl boyunca resim dersleri alarak değerlendirmiştir. İki yılın sonunda 2001 yılında yayınlanan “Üzgünüm Leyla” isimli dizi için Türkiye’ye dönmüştür. Hümeyra Akbay, bir dönem gece kulübü işletmecisi olarak bir dönem de butik sahibi olarak yaşamına devam etmiştir.

Hümeyra’nın ilk evliliği 18 yaşında iken Haluk Aşkın ile yapmıştır. İkinci evliliğini ise 19 Ekim 1971 tarihinde Fikret Hakan ile yapmıştır. Kendisi ile yaklaşık 1 ay evli kaldılar. Hümeyra’nın 3. evliliği 1972 yılında Mithat Bigat ile olmuştur. Bu evlilikten 11 Mart 1973 yılında Sadık ismindeki oğlu dünyaya gelmiştir. Hümeyra’nın dördüncü evliliği ise 1981 yılında yönetmen Ömer Kavur ile olmuştur. Hümeyra’nın yapmış olduğu beşinci ve son evliliği  ise 1999 yılında San Francisco’da  caz piyanisti Jimmy Cicero ile olmuştur. Bu evlilik de 2001 yılında sona ermiştir.  [https://www.gelgez.net/humeyra-kimdir-humeyra-akbayin-hayati/]

Filmler:  2011 – Dedemin İnsanları, 2008 – Güneşin Oğlu, 2008 – Ulak, 2006 – Sınav, 2005 – Babam ve Oğlum, 1996 – 80. Adım, 1995 – Bir Kadının Anatomisi, 1993 – Yaz Yağmuru, 1990 – Devlerin Ölümü, 1991 – Kurt Kanunu, 1987 – Köşe dönücü, 1986 – Asiye Nasıl kurtulur?, 1982 – Mine, 1981 – Kırık Bir Aşk Hikayesi, 1981 – Unutulanlar, 1980 – Talihli Amele, 1970 – Adsız Cengaver

EN İYİ KADIN OYUNCU Ödülü

 “BABAM VE OĞLUM”  Çağan Irmak 2005
35. Siyad Türk Sineması Cahide Sonku  Ödülleri 2005

Konu: Babam ve Oğlum'da, 12 Eylül darbesinin yıktığı hayatlardan birinde yetişmektedir küçük Deniz. Annesini henüz doğmadan önce kaybetmiş, bir gazetede yazar olarak çalışan babası tarafından mütevazi bir evde yetiştirilmiştir. Babası dışında tanıdığı tek bir akrabası bile yoktur. Taki babası Sadık, bir gün Deniz'i şaşırtacak bir haberle gelene kadar... Deniz artık babasıyla birlikte, hiç görmediği dedesinin yanında, küçük bir kasabada yaşayacaktır. Köye vardıklarında Sadık yıllar önce küstüğü babasını ilk kez görüyordur. Aralarındaki bu üskünlük kolay kolay geçecek cinsten bir durum değildir. Sadık'ın dönüş sebebini anlamlandıramayan aile bir yandan çok mutluyken diğer yandan tedirgindir de. Zamanla Deniz bu hiç görmediği ailesine alışırken ve her şey düzelmeye başlamışken yaşanan bir dram herkesi derinden etkileyecektir. Son dönem sinemamızın en dokunaklı filmlerinden biri olarak kabul gören Babam ve Oğlum kendi türünde klasikleşmeye aday filmlerden biri. (beyazperde.com)

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU Ödülü

“80. ADIM” Tomris Giritlioğlu 1996
 8. Ankara Uluslararası Film Festivali1996

“BİR KADININ ANATOMİSİ” Yavuz Özkan 1995
8. Ankara Uluslararası Film Festivali1996

“ASİYE NASIL KURTULUR” Atıf Yılmaz 1986
 24. Antalya Altın Portakal Film Festivali 1987

ONUR ÖDÜLÜ 18. Uçan Süpürge Festivali 2015


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder