28 Şubat 2020 Cuma

KADIN….. KADINIM…KADINLARIMIZ


Suluboya Resim: Sema ATALAY

Kadın deyince hemen aklımıza gelen, kişinin cinsiyetinin belirtilmesidir. Ama cinsiyet belirtmeye gerek kalmadan bir hitap şekline dönüştürmek istersek “bayan” sözcüğünü kullanmak yeterlidir. Adını bilmediğimiz bir kişiye de “Hanımefendi” hitap tarzıyla seslenmemiz yeterlidir.

“Kadın demek ayıp değildir. Ayıp olan kadın kelimesinin çağrışımlarını ayıp bulup, bir cinsiyeti nazikleştirmeye veya bayanlaştırmaya çalışmak, kadın olmanın ayıp sayıldığı gerici anlayışının kelimesidir” diyor yazar Candan Çiftçi.
Ve devam ediyor; erkek egemen toplumumuzda kadın denilince hemen bu durum, bireyin medeni haline daha da kötüsü namusuna bağlanıyor ve sırf bu yüzden insanlar, kadın demek yerine bayan diyerek konuyu kapatıveriyor. Konunun en önemli noktası da burasıdır çünkü bu tutum yüzünden kadın cinsiyeti, bir sözcüğe sıkıştırılarak aşağılanıyor.
Ama bir başka kadın yazarımız Sema Maraşlı ne diyor: “Kadın, sevgidir, duygudur, dildir, tendir, gönüldür, neşedir, şevkattir, hayattır ve en önemlisi Candır”.
Kadın çabuk kırılır, azarlanmayı, cezalandırılmayı sevmez. Önemli bir konu olmadıkça   erkeğin onun her işine karışmasını, eleştirmesini istemez. Erkek de zaten kadının ıvır zıvır işlerine karışıp, çok konuşup saygınlığını yitirmemelidir. Erkeğin canına can da katabilir, canından can da çıkarabilir. (Haber 7 / 28.11.2011 tarihli yazısından Alıntı.)
Bu görüşler, düşünceler gerçekten zamanımız modern! teknolojik  çağının  erkek egemen toplumunun adam denilen erkekleri böyle mi düşünmektedir. Onlar için kadın; cinsel içgüdülerini tatmin eden ve dövülen, sövülen, horlanan ve hatta öldürülen bir mal mıdır?
Peki ya KADINIM nasıl bir kadındır. Adından da anlaşılacağı üzere o benim Kadınım’dır. Sevdiğim, hayatım, tenini şevkatle okşadığım hayattır ve benim için bir candır kadınım. O önce bana aittir, ama benim malım değildir. Benim için vardır, evimin neşesidir. Yemeğimizi yapan, ortalığa çeki-düzen veren , çamaşırlarımı yıkayan ütüleyen kahvemi yapan çocuklarıma bakan, emzirip büyüten onlara hayat verendir, candır dildir benim kadınım.
Kadınım Dildir dedim.  Erkek, kulak olursa ona, güzel bir uyum yakalamış olur. Kadınların çoğu zaman konuşalım demeleri bile “beni dinle” demektir. Konuşmak, yaşadıklarını sevdiği ile paylaşmak kadınların en büyük ihtiyacıdır. Erkeğin karısını dinlemek için mutlaka zaman ayırması gerekir. Bu ayırdığı zaman çok uzun bir zaman olmasa bile, bütün dikkati ile kadını dinliyorsa bu kadına  yeterli olur. Fakat erkek kadına kulağını vermezse, kadının dili bir yılana dönüşebilir. Bu da oldukça tehlikelidir. Bu da demek oluyor ki “tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır”. İşte benim kadınım tatlı dilli olmalıdır.
 Yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk kadınlarımız hakkında ne demişti hatırlayalım:
"Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir."
Bütün ilim  ve fen sahibi olmaları gereken kadınlarımız, öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Öğretmen olacaklardır, doktor olacaklardır, hemşire, ebe olacaklardır, mühendis, kimyager, pilot olacaklardır. Ressam, heykeltraş, tasarımcı olacaklar ve sanatçı olacaklar ödüller alacaklardır. Kadınlarımız Atatürk’ün işaret ettiği üzere attıkları yolda başarılara koşmuşlar göğsümüzü kabartmışlardır.
Hala kadınlar erkeklerin baskısından ve şiddetinden kurtulabilmiş değil. Aile içi şiddet, tecavüz, cinsel taciz ve namus cinayetleri ülkemizin en büyük sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Kadınların toplum içinde gördükleri baskıyı, töre ve aile içi şiddeti yansıtan filmler ise üstü örtülen bu konulara başımızı çevirmememizi sağlıyor. Türk sinemasında kadının dönüşümünü yansıtan filmler denilince akla Atıf Yılmaz ve Müjde Ar filmleri geliyor. Atıf Yılmaz, filmlerinde toplumsal normların dışındaki kadınları seyirciye göstermeye çalışıyor ve genellikle bu rollerin altından da en iyi kalkan oyuncu Müjde Ar’a başrolü veriyor. 2000’li yıllarda ise yeni yönetmenler ile daha çok kadınların töre ile olan yaşam savaşlarına değiniliyor. Türk sinemasında kadını anlatan film incelemesinde Mehmet Çiftçioğlu, sinemamızda kadınların toplumda kendine yer bulma, hayatta kalma, aşk, namus, töre, sorumluluk ve kendi olabilme savaşını en iyi anlatan filmleri şöyle sıralamaktadır:

İffet (1982), Mine (1982), Şalvar Davası(1983), Fahriye Abla (1984) , Adı Vasfiye (1985), Kurbağalar (1985), Asiye Nasıl Kurtulur (1986),  Kadının Adı Yok (1988), Meleğin Düşüşü (2004).İki Genç Kız (2005), Mutluluk (2007), Saklı Yüzler (2007), Zeyneb’in Sekiz Günü (2007), Dilberin Sekiz Günü (2008) Mustang (2015), Bataklı Damın Kızı Aysel (1934), Gelin (1972), Teyzem (1986), Sultan (1978), Kırık Bir Aşk Hikayesi (1981), Geriye Kalan (2011),

Bu çalışmada yer alan konumuz, sinemada başarı göstermiş göğüslerimizi kabartan dövülmeyi, itilip kakılmayı, öldürülmeyi hak etmeyen, sanata hizmet eden kadınlarımızı tanıtmak ve onların emeklerinin karşılığını sinemaseverlere duyurmak olduğuna göre, bu amaçla kurulan “Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali”nden de söz etmemek olmaz.

Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, 1998'den beri gerçekleştirilen Türkiye'nin ilk kadın filmleri festivalidir. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivalinin organizasyonu 2016 yılına kadar Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği tarafından düzenlenmekteyken, 2017 yılından itibaren Uçan Süpürge Vakfı tarafından düzenlenmeye başlanmıştır.
6. senesinden itibaren festival, sinemaya her alanda emek vermiş kadınları hatırlatmak, ve bu emekleri unutturmamak adına "Uçan Süpürge Onur Ödülü" ve "Bilge Olgaç Başarı Ödülleri" adı altında ödüller vermeye başlamıştır.
Türk sinemasında önemli bir yer tutan kadın yönetmenlerimizden Bilge Olgaç biyografisine de yer vererek, onun kişiliğinde tüm sinemada emeği geçenleri ve özellikle tüm kadınlarımızı anmak isterim.
Bu çalışmada Türk Sineması’nda ödül alan en iyi oyuncu ve en iyi yardımcı oyuncu ödülleri alan ve ayrıca Onur Ödülleri, Başarı Ödülleri ve Devlet Sanatçısı ödülleri alan Kadınlarımızı tanıtmaya çalışacağım:
Ve diyorum ki; Sanatsız ve Sinemasız kalmayın..
Yalçın ÖZGÜL



Videoyu hazırlayan: Şeref TİPİ / Kadıköy - 1954
youtube.com'dan alıntı 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder